Olimpiyat hazırlıklarını ABD'de sürdüren milli atletin antrenman sırasında kontrollerde bulunan WADA görevlilerinin aldığı (A) numunesine yapılan analizlerin de pozitif çıktığı belirlendi.
Süreyya Ayhan ve antrenörü Yücel Kop'un itirazı üzerine (B) numunesinin Kanada'da bulunan Doping Merkezi'nde yapılan incelemede de sonuç pozitif çıkınca, Milli sporcunun vücudunda doping maddesi olduğu kesinleşti.
Ayhan'ın idrar örneğinde 2 yasaklı madde tespit edilirken, bundan önce de doping numunesi vermediği için 2 yıl men cezası alan milli sporcu, uluslararası kurallara göre ömür boyu men cezası alacak.
SÜREYYA AYHAN
Konu ile ilgili yazılı açıklamada bulanan Süreyya Ayhan ve Yücel Kop, ''Aklı başında olan hiç bir sporcu bu yasaklı maddeleri yarışmaya 1 yıl kala kullanmaz, bize komplo kurdular'' dedi.
Ayhan Kop'un açıklamaları şöyle:
''Antrenörüm ve eşim Yücel Kop'un yönetiminde ülkemizi yıllardır hasretini çektiği başarılara ulaştırdım. Golden ligler, Universiad, Akdeniz oyunları Avrupa ve Dünya atletizm şampiyonalarında ülkemi başarıyla temsil ederek, madalyalar aldım. Ülkemizde atletizm bayanlarda ilk ve tek altın madalyayı kazanan sporcu olma onurunu taşıyorum. 2004 senesinin başından itibaren Türkiye spor çevrelerinde bayanların spor yapmasına karşı olan kişiler belirdi. Aynı yıl WADA ile aramızda geçen tartışma ile ilgili kural ihlali (Adeta doping yapmışım gibi) benim 2 sene ceza almamla sonuçlandı. Bu olayda yanımda ne atletizm federasyon başkanı Mehmet Terzi, ne de genel müdür Mehmet Atalay'ın desteğini göremedim. Buna rağmen ülkemize hizmet etmek ilkesinden şaşmadım. Bu cezanın bitimine kadar kamplarımızı yurtdışında kendi imkanlarımızla yaptık. Cezanın sonrası dünya Atletizm şampiyonasına hazırlanmak için kamp talebim red edildi. Spor teşkilatımızın eşime sürekli soruşturma açması yüzünden emekli olmak zorunda kaldı. Uluslararası başarılı bir antrenör olmasına rağmen milli görev yapamaz yasağı getirildi. Atletizm federasyonu bizimle ilgili gerçek dışı haberlerle kamuoyunu yanılttı. Telefon ve isimsiz bir takım kişilerden tehditler almaya başladık. 2007 Eylül ayında ise memuriyetime son verildi ve ekmeğim elimden alındı.
2007 Dünya Şampiyonasına Almanya'da hazırlanırken sakatlandım ve tedavi gördüm. Bu tedavi Temmuz ayında ABD'ye geldikten sonra havuz ve mekanik çalışmalarla devam etti. Ben daha koşu antrenmanlarına başlamadan 8 Eylül'de WADA görevlileri benden idrar örneği aldı. 19 Ekim'de bana (A) numunesinde 2 yasaklı maddenin bulunduğu bildirildi. Bu 2 maddenin vücudumda bulunması bizi şoke etti ve inanamadık. WADA'ya itirazımızı yaparak (B) numunesinin açılmasını talep ettik. Ne yazık ki (B) numunesi de pozitif çıktı. Aklı başında hiç bir sporcu bu yasaklı maddeleri yarışmaya 1 yıl kala kullanmaz. Yıllardır içtiğim sıvıyı yediğim yemeği titizlik kontrol ederiz ve bu yasaklı maddelerden kendimizi korumaya çalışırız. Maalesef bizim kontrolümüzün dışında bir anlık dalgınlığımızdan yararlanarak içeceğime veya yiyeceğime bu maddeler bulaştırıldı. Benim 2008 yılındaki olimpiyatlarda koşmamı engellemek için maddi manevi herşeyi yapmaktan çekinmeyen, kendi çıkarlarını ülke çıkarlarından üstün tutan zayıf, iğrenç ve korkak bir takım kişiler benim bu olimpiyatlara katılmama engel oldular. Bu olay bana ve eşime yapılmış en büyük haksızlıktır. Ben ve eşim vicdanen müsterihiz. Bunları yapanlar elbette bir gün Türk adaletine hesap vermek zorunda kalacaktır.''